Slayt


Fatih Murat Arsal Kara Gönül Çelen ZORAKİ KOCA ŞAHANE GELİN & FATİH MURAT ARSAL Harlequin Kasım Ayı Kitapları Karanlığın Efendileri Fatih Murat Arsal BENİ BIRAKMA

23 Eylül 2013 Pazartesi

S.S Atıcı Kimliksiz


Buraya ne yazarsam yazayım içimdekileri tam ifade etmeyecek asla bunu biliyorum. 
Bu hikaye Bu karakterler ( Öncelikle tabiki esas adam Deryal ) benimle bir bütün oldu resmen .
Deryalin kızgınlıkları, duygusal karmaşaları, geçmişindeki karanlık yönleri ve yaşadığı acılar hepsini tam Yüreğimin içinde hissettim.

Ünlü yazarlardan da kitaplar okudum, Yarattıkları karakterlere hayran ve aşık oldum Fakat Deryal hepsinini Bastırıp teklifsizce 1 numaraya yerleşti :) Zaten kitabı okuduğunuzda ne demek istediğimi çok daha iyi Anlayacaksınız.

Bu yazar kesinlikle tanınmalı ve kitapları okunmalı... Şimdilik sadece E-Kitapları mevcut ama henüz net birşey Söylemese de içinden bir his çok ama çok yakında Kimliksiz hikayesini Kitap olarak parmaklarımızın Arasında tutacağımızı söylüyor en büyük temennim bu yönde. Bu hikaye basılmalı ve daha fazla Kitap Sever'in bu hikayeyi keşfetmesi lazım.

Kimliksiz: Deryal karakteri her şeyiyle beni öyle derinden etkiledi ki anlatamam...Beğendiğim bir çok Kitabın ardından 1-2 gün kafam meşgul olur ama Kimliksiz hiç abartısız 1 ay aklımdan çıkmadı yaaa.. Deryal’in Tavırları, saplantıları en öfkeli ve raydan çıkmış haliyle bile burcuyu görünce bambaşka bir adam Oluşu, Mutfakta harikalar yaratması bende hayranlık ötesi bir duygu oluşturdu... Hala aklıma geldikçe elime Alıp okurum en sevdiğim yerleri tekrar tekrar gözden geçiririm... Deryal yüzünden yıllardır duyduğum aşina Olduğum ve benim için hiç bir anlamı olmayan Erkin Koray - Arap Saçı şarkısı bile bambaşka bir anlam Kazandı benim için. Ne zaman dinlesem içim parçalanıyor Deryal'in o yıkılışı ortalığı dağıtışı her saniyesi ile Gözümde canlanıyor . Deryal benim için ömrümün sona kadar 1 numara ... Hani bazı yazarlar vardır 1-2 Hikayesini okuduktan sonra Sırf o yazdı diye ne olsa alırsınız okursunuz hiç şüphe duymazsınız. S.S Atıcı Benim için onlardan biri, tereddütsüz ne yazsa okurum .Umarım Kimliksiz'in kitap olarak basıldığı günleri de Görürüz, Kitaplığımda görmek için sabırsızlanıyorum. Sevgiler. Ve ayrıca Herkesin En az bir kere okuması Gereken bir hikaye bence okunmaması büyük kayıp. ŞİDDETLE TAVSİYE EDİYORUM.








Kitap Adı: Kimliksiz
Yazar: S.S Atıcı
Tür: Aşk/Macera
E-Kitap Sayfa: 381

Konusu:
Karanlık bir geçmişle ve acımasızlığıyla nam salmış, azılı bir suçlu olan Deryal Yiğit kendi çöplüğünden bir krallık yaratmıştı.Kadınlara değer vermeyen, garip takıntıları ve sadece kendine sakladığı sırları olan
Deryal'in hayatına Burcu bomba gibi düşmüştü. 
Burcu, onun yeni takıntısı mı, Oyuncağı mı, yoksa hayatının yörüngesini tamamen değiştirebilecek olan tek kadın mıydı?

Peki ya Burcu ondan ne istiyordu? 
Tüm cesaretini toplayıp kendisini Deryal'in hayatına dahil etmişti ya da etmek zorunda kalmıştı... 
Peki ya Deryal'in hayatından kolayca çıkabilecek miydi? Ya da çıkmak isteyecek miydi?
Omuzlarına binen tonlarca yükün arasında aşkı kaldırabilecek miydi?



Alıntılar.

***
“Şu Etiler’deki alışveriş merkezine gidiyoruz. ”dedi Deryal, dirseğini cama dayamış, yüzünde keyifli bir gülümseme yola bakıyordu. "Neydi adı?” dedi kaşlarını hafifçe çatıp.

“Akmerkez” diye araya girdi Şirin.

“Evet. Oraya. ” dedi Deryal başıyla onaylayarak.

“Ne işimiz var orada?”diye sordu Adem, gözlerini yoldan ayırmadan.

“Gidince görürsün. ”

“Bilmece gibisin bu sabah. ”dedi Adem. Sesinin tonundan öfkesinin geçmediği belli oluyordu.

“Alışveriş yapacağız. ”dedi Deryal düz bir tonla. Adem, Deryal’e dönüp baktı.

“Kime?”diye sordu kaşları havada. ”Ve ne alışverişi?”

“Bana!”dedi Deryal. ”Kıyafet alacağız”

“Niye? Terzin mi öldü?”Deryal, Adem’in sözleri üzerine güldü. 
Aslında Adem’in bunu söyleyiş biçimine güldü. Adem bunu inanarak sormuştu...



*** İşte bu alıntı ile S.S Atıcı ve Kimliksiz hikayesini ve diğer hikayelerini tanıdım ***
***ve tanıtmayı kendime görev bildim.***

Deryal, kısık sesle edilen bir küfür duyduğunda kaşlarını çattı. Burnuna bir yanık kokusu
geldi ve gözlerini hızla açtı. Gözlerinin önünden koyu gri dumanlar geçince rüya gördüğünü
düşünüp gözlerini tekrar kapamak üzereydi ki atılan bir çığlık onu yerinden sıçrattı. Doğrulup
gözleri mutfakla buluştuğunda dünyası başına yıkılmış gibi oldu.
“Aman Allah’ım. ”dedi ve başını ellerinin arasına aldı. ”Aman Allah’ım. ”dedi bir kez daha.
Kabus görüyor olmalıydı. Bunun başka bir açıklaması olmazdı. Şu an gözlerinin gördüğü,
beyninin algıladığı şeyler olmuş oluyor olamazdı. Buna inanamıyordu.
Burcu, şiddetle öksürmeye başladı, kazağının kolunu ellerini bir eldiven gibi kaplayacak
şekilde çekiştirmiş, bir elini burnuna dayamış diğer eliyle tavadan çıkan dumanları kendisinin
etrafından savurmaya çalışıyordu.
Deryal, bir anda ayağa fırlayıp hızlı adımlarla mutfağa doğru ilerledi. Çıplak ayakları
zeminde hiç ses çıkarmıyordu. Bir dirseğini dumandan etkilenmemek için burnuna dayamıştı.
Genç kız hala Deryal’i fark etmeyerek dumanları savurmaya devam ediyor, kazağın altında
kalan boğuk sesiyle bir şeyler mırıldanıyordu öfkeyle. Deryal, hiç bir uyarı vermeden onu
sarıp, yüzünü kendi göğsüne gömünce bir çığlık atıp, yerinde sıçradı.
Deryal, genç kızla birlikte pencereye doğru ilerledi. Burcu, yüzü Deryal’in göğsüne
gömülmüş hiç itiraz etmeden ve sürekli bir halde öksürerek kör adımlarla Deryal’in
yönlendirmesine izin vererek ilerledi. Deryal, straforu çekip pencereyi açtı, sabah soğuğu bir
anda içeri doldu ve dumanı hızla soğurmaya başladı. Genç kızın başını tutup açık pencereden
içeri süzülen soğuk hava dalgasına çevirdi. Kız, hala öksürüyordu. Deryal, onun öksürüğünün
şiddetinin azalmasını dişlerini sıkarak bekledi. Gözleri dumandan sızlamış, sulanmıştı.
Boğazında yakıcı, zehir gibi bir tat oluşmuştu.
Genç kız, öksürüğü azaldığında ellerini beline koymuş, kaşlarını sinirle çatan ve gözleri
dumanın etkisiyle hafifçe kızarmış ve sulanmış Deryal’e gözlerini suçlu bir edayla kaldırdı.
Burcu’nun yanakları pembemsi bir renk almış, menekşe rengi gözleri sulanmanın etkisiyle
jöle gibi titriyordu.
“Ne halt ediyorsun?’diye sordu Deryal ürkütücü bir sakinlikle. ”Sen ne halt ettiğini

sanıyorsun?”sesi bir perde daha fazla çıkmıştı.

“Sana-”dedi genç kız sesi titreyerek.
“Sen bizi öldürmeye çalışıyordun, anladım. ”dedi Deryal onun sözünü bir patlama noktasının
eşiğinde olduğunun habercisi sesiyle keserek.
“Hayır! Ben”
“Sen ne? Sen? Sen? Ne?”Deryal, boğazındaki yanmaya bir nebze olsun faydası olabilmesi
için boğazını sertçe temizledi. ”Şu mutfağın haline bak. ”gözleri genç kızın titreyen
gözlerinde, bir eli mutfağı işaret ediyordu.
“Sadece. . ”
Deryal, genç kızı omuzlarından tutup kenara itti kabaca. Yanından hızla geçip banyoya
doğru ilerledi. ”Allah aşkına sus!”Yüzünü yıkadı, kuruladı ve genç kıza baktı. Kız, bir idam
mahkûmundan farksız bir görüntü sergiliyordu. Havlunun bir kenarını başını sinirle iki yana
sallayarak ıslattı ve genç kıza doğru ilerledi dişlerini gıcırdatarak. Genç kızın nasıl olup da
becerebildiğini anlayamadığı yüzüne bulaştırdığı lekeleri-ve hatta küçük bir peynir parçasınıtemizlemeye
başladı. Genç kız, başını çevirmek istese de Deryal’in çenesini sıkıca tutan diğer
eli buna izin vermiyordu.
“Eğer beceremiyorsan bir işe kalkışmayacaksın! Nasıl olup da bu kadar beceriksiz
olabiliyorsun?”Deryal’in sözleri üzerine genç kız hışımla onun elinden kurtuldu, sinirle ve
kırgınlıkla dudaklarını büzdü.
“Al mutfağını başına çal!”dedi ellerini beline koyarak bir dövüşe hazırlanır gibi bir ayağı
önde tetikte bekliyordu. Deryal’in öfkeli duruşu bozulmayınca tekli koltukta duran beyaz
montunu almak için topukları üzerinde döndü. Ayaklarını cilalı zemine vurarak ilerledi.
“Sana sürpriz yapıp kahvaltı hazırlamak isteyende kabahat. ”dedi bağırarak ve çıkıp gitti.
“Siktir git!”dedi Deryal, kapalı kapıya doğru ve havluyu yere fırlattı sinirle. ”Kahvaltıymış.
”diye homurdandı. Homurtularının arasında savaş alanına dönen mutfağa doğru ilerledi.
Tavadaki kömürleşmiş, sucuk olduğunu tahmin ettiği yabancı maddeden çıkan dumanlar
azalmıştı. Mutfak kısmındaki tezgahın üzerinde domates, salatalık ve yumurta kabukları,
üzerinde yumurta olduğunu görebildiği – ve bir taneden fazla-ve kahvaltılıkların bir kısmının
üzerinde olduğunu tahmin ettiği kirli bir bez, kirli kaplar duruyordu. Mutfağı diğer
bölümlerden ayıran tezgahın üzerine çevirdi bakışlarını.
Özenle hazırlanmaya çalışıldığı belli olan kahvaltılıklar, yamuk yumuk kesilmiş şekilsiz
peynir çeşitlerinin bulunduğu kocaman kayık bir tabak. Domates veya domates ezmesine

benzeyen şey, yanında küp, prizma şekilli salatalıklar.

“Yaratıcı. ”dedi Deryal elleri belinde. Ama son darbe, üzeri bıçakla kazınmış olan fazla
kızarmış ekmeklerdi. Deryal, onları görünce inledi. Ve sonra kendisine hakim olmayarak bir
kahkaha attı, gözleri yaşarana kadar güldü. Ne beceriksiz bir kızdı bu? Allah korusun, ya
Deryal için yemek yapıyor olsaydı. Deryal’in gülüşü bir anda dondu.
“Benim için. ”diye fısıldadı. Dudaklarının arasından bir küfür çıktı. ”Lanet olsun. ”diye
bağırdı öfkeyle orta sehpanın üzerinden telefonunu alırken. Pijamalarıyla kapıyı bile açmazdı
fakat hiç düşünmeden askıda duran pardösüsünü alıp kendisini dışarıya attı. Pardösüsünü
merdivenlerde giymeye çalışırken bir yandan Burcu’yu arıyordu. Çaldı, çaldı, çaldı ama açan
olmadı. Deryal, tekrar denedi. Yine açılmadı. Ve tekrar. Bu defa hat meşgule düştü.
Deryal, bina kapısından çıktığında küfür etmeye başlamıştı. Burcu, sabahları kahvaltı
yapmayı sevmiyordu. Büyük ihtimalle hazırlamayı da sevmiyordu. Neden sevmediği belliydi
gerçi ama Deryal için uğraş vermişti. Kahvaltıyı onun için hazırlıyordu. O kadar bağıracak ne
vardı ki? Deryal’in gözleri işlek caddede, koşuşturan insanların üzerinde, hatta çift yönlü
yolun kenarlarında bulunan ve rüzgarın şiddetiyle kurumuş dalları savrulan ağaçların
gövdelerinde bile gezindi. Yeni hareket eden her taksinin içine göz gezdirdi.
“Lanet olsun!”dedi bir kez daha. Kaçıncı kere bu sözü kullandığını bilmiyordu. Aptaldı.
Kesinlikle aptaldı. Tam bir hayvan gibi davranmıştı. Burcu, çoktan gitmişti. Deryal, beyaz
montlu kırgın kızı göremeyeceğini anladığında duvara sıkı bir kafa atmamak için kendisini
zor zapt etmişti. Geriye döndü, telefon hala elinde Burcu’nun numarasını arıyor ve genç kız
meşgule düşürüyordu hattı. Deryal, telefonu kulağından düşürmeden tekrar dairesine döndü.
Mutfağa gitti, kömüre dönmüş sucuklardan ceza olarak bir tane yedi. Telefon hala
kulağındaydı. Midesi bulandığında bir bardak su içti ve mutfağı temizlemeye başladı. Burcu
hala meşgule alıyordu.
Deryal, bir an mutfağın ortasında, telefon omzu ve kulağı arasında sıkışmış, kulağı hattın
meşgul olduğunu bildiren sesle dolarken, ellerinde tabaklar öylece durdu. Burcu, gece
yağmurun altında yürüyerek gelmişti. Bir taksiye de binebilirdi. Bu sıralar çalışmadığını da
belirtmişti. Deryal, bir kez daha küfür etti. Geriye yürüyerek dönmek zorunda kalmış olabilir
miydi?

*****



Fan Sayfası : Tıklayın :)



Yazarın Diğer Hikayeleri...


S. S. ATICI – LEONARD
Tür: Tarihi - Macera - Aşk
Konusu: 

Zamanın ne getireceği belli olmaz. Lena da Bilmiyordu. Belki de sadece tahmin ediyor ama Umursamıyordu.
O, kimse gibi değildi, kimse de onun gibi olamazdı.
İNTİKAM YEMİNİ ETMİŞ BİR GENÇ KIZ...
Tüm kabilesini katlettiklerinde, onu ayakta tutan İntikam yeminini yerine getirmek için kimsenin aklına Gelmeyecek bir şey yaptı. Yanında sadece tek bir Kişi vardı ama o arkasına bir ordu katmak istiyordu.
YAKIŞIKLI BİR KOMUTAN...
Karşısına güçlü, yakışıklı ve nazik komutan Alec çıktığında aklında aşık olmak da yoktu.
Alec'e olan aşkı, onun intikam ateşinin önüne geçecek miydi? Peki ya Alec bu konuda ne düşüyordu?
Lena tam bir karmaşanın içindeydi ve kalbi hangi yönden kırılacağını şaşırmış gibiydi.

İndirme Linki: http://www.mediafire.com/?6t6f532sa4cabu7




S. S. ATICI – BEN İYİ BİR KIZDIM
Tür: Dram - Macera - Aşk
Konusu:

Hayat bazen çok fazla tozpembe gelir insana. Elif’e de öyle geliyordu. Hayallerinde çok şey vardı. Hayat onun için birçok güzel hediye sunmuştu. Mutlu bir kızdı. Güzel bir kızdı. İyi bir kızdı ya da öyle olduğunu sanıyordu.

Ta ki ‘onunla’ tanışana kadar!
Bazı şeyleri öğrenmek için tecrübe etmesi gerektiğini
Daha sonra öğrendi. Mesela hayatın sandığı gibi bir yer olmadığını. Ya da insanların bildikleri insan Olmadıklarını. Kabuğunun dışına çıktığında her söylenen sözün doğru olmadığını da çok geç öğrendi… O, İYİ BİR KIZDI… HAYALLERİ VARDI…
ÖNSÖZ:
Aslında tamamen farklı bir amaçla yazmaya başlamıştım. Fakat ben daha ne olduğunu anlamadan satırlar kayıp gitti. Daha sonra uçuk hayal gücüm devreye girdi sabaha kadar bilgisayarın başında oturduğumu, hiç durmadan yazdığımı hatırlıyorum ve sonra bu hikaye ortaya çıktı.
Yayımlanacağını hiç düşünmeden yazılmış bir hikâye. Ve tabii ki her zamanki gibi yazarken yanımda olan ve beni destekleyen dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bunun kitap olması için uğraşan ve gecelerini bana ve hikâyeye ayıran Tuba’ma da ayrıca teşekkür ediyorum.
Umarım satırlarda aradığınızı bulabilirsiniz… Fakat unutmayalım bu bir aşk hikâyesi değil!

İndirme Linki: http://www.mediafire.com/?hzw1n7j9woscvg1




S. S. ATICI – NEDEN?
Tür: Dram - Aşk
Konusu:
Geçmişin gölgesi tekrar üzerine düşen Aylin, hayaletinden kurtulduğunda ya da kendisini öyle avuttuğunda hayatı yeniden tepetaklak olmuştu... Aklı ve kalbi ayrı yollara düştüğünde
karar vermek hayatının en zor kararı olmuştu.
Bir tarafta, ona her şeyini vermiş, deli gibi aşık olan ama sırlarla dolu Sertaç...
Diğer tarafta, kalbindeki en ağır yük olan Anıl...
Aylin için hayat tam bir karmaşaydı... 

Güneş onun için de doğacak mıydı? Ya da Aylin'in mutluluğu bir başka dünyaya mı kalmıştı?

İndirme Linki: http://www.mediafire.com/?pt1pvtzeln11zso




S. S. ATICI – HAYALDEN GERÇEĞE

Konusu:
Hayattan tamamen vazgeçmiş bir adam olan Evren, zil zurna sarhoş yatağına gider. Ve o da ne? Yatağında onu kızıl bir hayal karşılar… Güzel hayal, Evren’in hoşuna gider, birbirlerine sarılırlar…

Evren sabah kıçına yediği tekmeyle gözlerini açar ve neye uğradığını şaşırır… Kızıl hayal birden gerçek olmuştur ve oldukça öfkelidir… Birbirlerinden o anda nefret ederler. Çevrelerini saran bu öfke bulutunun içinde kaybolmuş, yollarını ellerini birbirine kenetleyerek bulacaklarından ikisinin de haberi yoktur.
Ama kader, Pelin ve Evren için sadece güzel şeyler hazırlamamıştır elbette…

BAZEN MUTLULUK İÇİN ZORLU SINAVLARI AŞMAK GEREKİR…
ÖNSÖZ

Yazı yazmak benim için kendimi bulmak belki de. Yazarken huzur buluyorum. Kendimi dünyadan soyutlaştırıyor ve kendi yarattığım dünyaya giriyorum. Kendi yarattığım bu evrende yanımda yürüyen ve takılıp kaldığım yerlerde elini omzumda hissettiğim dostlarıma sonsuz teşekkürler…
Yazmaya ilk başladığım zamanlarda yazdığım bir hikâye, bilgisayarımın azizliğine uğrayıp hikâyenin yarısını kaybetmiştim ama azmettim ve tekrar yazdım… Yine yayımlanacağını düşünmeden kendimce karaladığım satırlar… Tuba’m sağ olsun! Yine kitaplaştırdı ve okurların beğenisine sundu…

Keyifli okumalar! S.S. ATICI


İndirme Linki: http://www.mediafire.com/?ldugilx56ucjhgd




S. S. ATICI – TOPLAMA KAMPI

Konusu:
KALBİ BUZ TUTMUŞ BİR SAVAŞÇI…
Melanie, hayatına tekrar yön vermek isterken onu zorla bir savaşa sokmak isteyen Hermes tarafından esir alınıyor. Kendisini, savaşçılarını ve çocuklarını kurtarmak için savaşı kabul etmek zorunda. Ama bu onun da planları olmadığı anlamına gelmiyor!

YAKIŞIKLI BİR PRENS…
Ve planlarının içinde yakışıklı, ukala, çekici ve bunu kullanmasını çok iyi başarabilen, sözleri kafa karıştırıcı, alaycı ve gizemli bir prensi de dahil etmek zorunda. Ona ihtiyacı var ve ona ihtiyaç duymaktan nefret ediyor. Buz tuttuğu sandığı kalbinin çatırdamaya başladığını anladığında dehşete düşüyor.

BİRİ ATEŞ, DİĞERİ BUZ… HANGİSİ SAĞ ÇIKACAK?

İndirme Linki:  http://www.mediafire.com/?bvz45v8n2ldt8mu




S. S. ATICI – AV

Konusu:
AŞK İNSANA NELER GETİREBİLİR?

BELKİ DE ÇOK ŞEY…

Lilian, aşkı tanıdığını sandığında çok masum, çok saf, çok küçük ve çok kırılgandı. Masumiyetini sorgusuzca aşkına verdiğinde geleceğin onun için siyaha büründüğünü bilemezdi. Bekaretini alan Paulo Smith’i beklerken onun evlilik haberiyle karşılaştığında bir daha asla evlenemeyeceğini kabullenip kendisini halkına adadı.

FAKAT TANRI'NIN ONUN İÇİN FARKLI PLANLARI VARDI...
Babasının onu halkın çıkarları uğruna Delf Bozkırı’nın lideri Iron’la evlendirmek istediğini öğrendiğinde Lilian için yapılabilecek fazla bir şey kalmamıştı. Sanıldığı kadar masum olmadığı anlaşıldığında infazına kararı verildi ve o andan sonra Azrail Lilian’ın gölgesi oldu.

Iron, en iyi savaşçısı ve sadık askeri Rick’i Lilian’ı saklandığı yerden almak için görevlendirdi. Acımasız, soğukkanlı savaşçı Rick, onu bulup Iron’a teslim etmek için yola koyuldu. Fakat ters giden bir şeyler vardı… Lilian, kusursuz denecek kadar güzel, kanını damarlarında donduracak kadar çekiciydi…

KİM AV? KİM AVCI?


İndirme Linki:  http://www.mediafire.com/?kquv67uw73iq46k






18 Eylül 2013 Çarşamba

Yaz Aşkı - Erkan Akliman

Selam Kitap Dostları :)
Bu gün size YAZ AŞKI isimli bir E-Kitap dan bahsedicem.




Bir çok kitap kurdu dokunarak, kokusunu içine çekerek okumayı sever kitaplarını fakat
Kitap dünyasında bir çok özgün hikayeler yazan ve hiç bir yayın evinden henüz kitapları çıkmamış
bir çok Yetenekli yazar var -
ve E-Kitap okumayı bize işte onlar sevdiriyor :)
ve Bana da sevdirdiler.
Erkan Akliman - Yaz Aşkı.  Bu hikayeyi yine tesadüfen amatör hikaye arayışlarım esnasında
Yazarın kendi kişisel sayfasında buldum giriş bölümünü okudum ve merak uyandırdı hikayenin tamamını Bölüm bölüm üşenmedim ve Word dosyasına kaydedip PDF çevirdim ve okumaya başladım :)

Karakterlerin bol diyaloğunu içeren hikayeleri sevmişimdir hep ama bu hikayenin neredeyse tamamı karakterlerin diyaloğu ile akıp gidiyor  ve sizede bu garantiyi veriyorum %99 ( %1 yanılma payım olsun herzaman :d ) Benim gibi hikayenin başından sonuna kadar ağzınız kulaklarınızda hatta yeryer kahkaha atarak okuyacaksınız ... İnanın kitap okuma aşkımın patlak verdiği bu son 2 yılda 100 kadar kitap okudum kiminde tebessüm ettim kiminde kahkaha attım fakat hiç birinde bukadar gülmedim, eğlenmedim bu hikaye kadar beni güldürecek başka bir hikaye daha olacağınıda hiç sanmıyorum. 

Tabi yeryer duygulanacaksınız da belki birkaç damla göz yaşıda süzülecek gözlerinizden ..




Hikayemizin baş karakterleri Murat & Aylin :)... Aylin agresif ama bir o kadar da vicdanlı...
Muratla karşılaştığı ilk dakikaya kadar Lanet eder fakat  kaderin kurnaz ve muzip bir oyunu ile Muratla atıldığı maceradan geri dönüşü de olmaz ...

Herşey Bir Uçak Yolculuğu İle Başladı...

Yaz Aşkı : Bölüm 1
Vivaldi, günümüzde yaşamış olsaydı, Dört Mevsimi
bestelemesi mümkün olmayabilirdi. Küresel ısınmadan sebep mevsimler, mevsimsel
özelliklerini yitirdi. Eskiden, her şey mevsiminde üretilir ve tüketilirdi. Ama
günümüzde, hemen hemen her şey sera ortamında üretilip biz tüketicilere
sunulmakta. Peki lezzetli mi? Tabi ki hayır! Bu sene, malumunuz bahar mevsimini
yaşayamadık. Havaların soğuk olmasından dolayı, genç aşıklar kapalı mekanları,
sera mahsülleri gibi doldurdu. Açık mekanları tercih edenler de, hastalanıp,
salya sümük evlerinde yatmakta. Bunun içindir ki, aşk için en uygun mevsim yaz
mevsimdir(!). Aylardan Haziran…
Aylin: Ünlü bir markanın, satış temsilcisi olarak çalışmakta.
Ailesinden ayrı yaşıyor. Uzun zamandır hayatında hiç kimse yok. Hoş olsa da bu
uzun ömürlü bir ilişki olmuyor. Tüm hayatı planlı programlı… Onun kitabında
“Belki, olabilir, bakarız, belli olmaz, bir ara yaparız” gibi
yuvarlatılmış kelimeler topluğu yazılı değil. Herşey kati. Bu kelimeleri
kullanan şahsın da, katli vacip. Bu sebepten olsa gerek, en uzun ilişkisi bir
ay sürmüş ya da o kadar bile değil. Aylin, çalıştığı firmanın en gözde
personeli. Tüm toplantı ve seminerlerin bir numaralı adayı. Kısa bir zaman
diliminde de terfi beklemekte. Yine kronik eğitim seminerlerinden birine
katılmak için havalimanda. Dış hatlar terminalinin 113 numaralı kapısının hemen
yanı başındaki kafede kahvesini yudumlamakta… Ankara – Roma seferini yapacak
uçağın körüğe yanaşmasıyla diğer yolcular ile birlikte tek sıra halinde 113 nolu
kapıdan geçip, uçaktaki yerini aldı.
Aylin, 9A numaralı koltuğunda, kemerini bağlamış
vaziyette uçağın kalkmasını beklemekte.
5 dk… Halen beklemekte… 10 dk… Halen beklemekte!
15 dk… Aylin daha fazla dayanamaz o anda yanında geçmekte olan hostese seslenir:
Aylin: Afedersiniz! Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Hostes: 9B numaralı koltuğun sahibini bekliyoruz.
Kendileri son kontrol noktasında bir problem yaşamış.10 dakika içinde havalanmış oluruz.
Aylin: Teşekkür ederim…
Murat: Özel bir üniversitenin Sanat Tarihi bölümünden mezun.
Keyfine fazlasıyla düşkün. Söz konusu zevkleri olunca gözü başka hiç bir şey görmez.
Zorluğa gelemeyişinden dolayı girdiği hiçbir işte tutunamamış.
Masa başı bir iş onun doğasına aykırı. Hiçbir zaman düzenin adamı olmamış.
Ne zaman nerede ne yapacağı asla belli değil. Hayattan somut manada hiçbir beklentisi yok.
Kendisini “Modern Evliya Çelebi” olarak adlandırmakta.
Ama yakın çevresi için, boş gezenin boş kalfası. Baba parası sayesinde, tüm dünyayı gezmekte…
Türkiye sınırları içersinde değil sevgilisi normal bir arkadaşı bile yok.Yurt dışındaysa, gündelik ilişkilerle
aşk hayatını(!) idame ettirmekte…
Hostes: Buyrun Efendim. Sizi hemen yerinize alalım, yeterince geciktik.
Murat: Arkadaşlar, hepinizden özür diliyorum.
Uçakta belli belirsiz bir homurdanma…
Murat: Merhaba!
Aylin: …!
Murat: Sizden de özür dilerim. Ama inanın benim hatam değildi.
Bagaj kontrolünde sorun çıkarttılar. Neymiş efendim, kutunun içinde ne varmış?
Ya bildiğimiz toprak işte. Yok adamlar laf anlamıyorlar.
Aylin: İnanın ben de dediklerinizden hiç bir şey anlamıyorum.Eğer müsaade ederseniz kitabımı okumak istiyorum.
Murat: Özür dilerim! Sustum.
Murat: O kitabı ben de okumuştum. Finalde, Mary ile Edward birlikte oluyorlar. Taa en başından beri aralarında gizli bir aşk varmış meğerse.
Aylin: Beyefendi, bravo! Alkışlıyorum! Ya kardeşim bela mısın?
Sorduk mu sana kitabı okudun mu okumadın mı diye? Önsöz dahil 223
sayfalık kitabı 47. sayfasında öldürdünüz. Lütfen muhattap olmayın benimle.
Murat: Çok afedersiniz. Bir an kitabı görünce heyecanlandım.
Özür dilerim. Size kendimi nasıl affettirebilirim? Lütfen bir şey söyleyin?
Aylin: Susmanız benim için yeterli.
Eğer, bu şekilde konuşmaya devam edecekseniz sizi şikayet edeceğim,
mümkünse koltuğunuzun değiştirilmesini talep edeceğim.
9C ve 9D boş beyefendi. Dip dibe oturmamıza gerek yok.
Murat: Olmaz! Ben kaderci adamım. Düşünsenize uçak düştü ve sadece ben kurtuldum.
Ya da ben öldüm. Kesinlikle olmaz!
Aylin: Çattık yaa! O zaman benimle konuşmayınız. Rica ediyorum!
Murat:Tamam, tamam. 20 dakika sonra servis başlar.
Hostes: Tekrar hoş geldiniz. Siparişinizi alabilir miyim?
Murat: Ben kahve istiyorum. Yanında da şu küçük kurabiyelerden.
Hostes: Hanımefendi siz ne alırdınız?
Aylin: Su. Sadece su istiyorum.
Murat: Kurabiyelerden yemelisiniz! Çok lezz..! Tamam, sustum.
*******************

Aylin: Beyefendi nasıl görünmüyor. 2 hafta öncesinden intertten rezervasyonumu yaptırmıştım.
Resepsiyonist: Çok özür dilerim. Sizin için yapabileceğim hiç bir şey yok.
Dilerseniz diğer otellere ait telefon numaralarını verebilirim.
Aylin, türkçe en okkalı küfürünü savururken,
Murat hemen ensesinde olup biteni sessizce izlemektedir.
Aylin: mınıza koyayım! Ben napacam şimdi? Off…
Murat: Merhaba!
Aylin, bir anda irkilir ve kocaman ağzını açarak arkasına döner. Muratı karşısında görünce şaşkınlığı dahada artar.
Aylin: Siz..! Yemin ediyorum polisi arayacağım.
Utanmadan beni takip mi ettiniz?
Murat: Merhaba, her zamanki odam hazır mı acaba?
Resepsiyon görevlisi, kırk yıllık dost edasıyla
Resepsiyonist: Murat Bey, uzun zamandır yoktunuz. Özlettiniz kendinizi. Evet, her zamanki odanız hazır. Buyurun, anahtarınız. Hanımefendi arkadaşınız mı?
Murat: Evet, arkadaşım. Gerçekten oda konusunda bir şeyler ayarlayamaz mısınız?
Resepsiyonist: Murat Bey, gerçekten hiç boş odamız yok.Sizinde bildiğiniz gibi kaldığınız oda iki kişilik. Sadece sizin odanızda boş yatak var.
Murat: Duydunuz adını dahi bilmediğim Asabi Hanım!
Aylin: Özür dilerim, şey sanmıştım… Ben ne yapacağım şimdi?
Murat: Eğer kabul ederseniz, aynı odayı paylaşabiliriz.
Aylin: Yok daha neler..!

*******************
Aylin: Ee şimdi ne olacak?
Murat: Senden bir iyilik yapmanı isteyeceğim. Eğer kabul etmezsen anlayışla karşılayacağım.
Aylin: Neymiş bu iyilik?
Murat: Önce şu sorularıma cevap ver. Sen kaç gün daha buralardasın?
Aylin: Bir hafta daha buralardayım. Üç gün seminer geri kalan dört gün de tatil
yapmayı düşünüyorum.
Murat: Ehliyetin var mı?
Aylin: Evet var.
Murat: Çok güzel. Üç gün sonra beni hastaneden çıkartmanı ve benimle Fransa’ya ardından İspanya’ya gelmeni istiyorum. Daha doğrusu şoförlüğümü sen yapacaksın.
Aylin yine o aynı alaycı bakışla…
Aylin: Ne? Sen çıldırmış olmalısın. Bacağın ve kolun kırık ve seninle Fransa’ya, İspanya’ya gelmemi istiyorsun. Kusura bakma ama sen kafayı cidden sıyırmışsın.
Murat: Sen sadece araba kullanacaksın. Çok değil 3 gün sürecek bu yolculuğumuz.
Aylin: Hayır.
Murat: Bana borçlusun.
************************

Ve çılgın 3 günlük macera işte böylece başlar ve ve başlarına gelenler ise en çılgın komdei filmlerinde rastlanacak tarzda olaylardır. ve bu zorunlu gezinin ardında yatan Muratın geçmişiyle alakalı sırlar yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlar ve Aylini karma karışık duyguların eşiğindedir artık.


Bu hikayede en sevdiğim detaylardan biri ise  hikaye satırları aralarına serpiştirilen Müzikler oldu
O anki atmosfere ve olayların akışına uygun okadar hoş şarkılar serpiştirmişki Erkan Akliman kendinizi iyice hikayenin içinde kaybolmuş buluyor hatta onların gezdiği şehirleri sanki siz gezmişsiniz gibi zihninize işliyor bu detaylar. Blüm aralarında denk geldiğiniz Fizyy Linklerini Mutlaka hemen açın ve hikayeyi okumaya devam ederken dinleyin. Şarkılardan en çok beğendiğim ise Patricia Kaas - If You Go Away  oldu, o anki duygu yüklü ortama okadar uygunduki gözlerim doldu.


Hikayeyi indirmek için Tıklayın :)


Erkan AkLiman kişisel sayfası : http://www.kafiyesiz.com/

Burada birkaç kısa hikaye tadında yazısı daha var göz atabilirsiniz. Malesef Yaz Aşkı hariç başka hikayesi yok. Umarız yeni hikayeler yazmaya karar verir :).


NOT: Hikayeyi kime tavsiye ettimse çok beğendi . Lütfen, okuyanlar yorumlarını belirtirse sevinirim :) ...
Hikayeyi Nasıl bulduğunuzu öğrenmek beni de memnun eder.


16 Eylül 2013 Pazartesi

Kitaplar Ve Takılar ( Bunlara Bayılacaksınız :) )

Kulağımıza Küpe Kitaplar.




Bir kitap sever ne ister ?
İçinde, üzerinde, etrafında kitapla ilgili olan her şeyi ister :)

Kitaplarla ilgili o kadar harika ve yaratıcı tasarımlar
var ki insan hepsine sahip olmak istiyor :)
Pastadan tutun bibloya Kitap şekilli çanta ve cüzdanlardan tutun Takı'ya kadar..İşte ben bura da devreye giriyorum

Minyatür kitapcıklar dan o kadar harika kolyeler bileklikler ve küpeler yapılıyor ki hayran olmamak elde değil Fakat bunları bulmak ve almak kolay değil.




 İşte Minyatür Kitap takı aksesuarlarını temin edebileceğiniz
Alışveriş Sitesi       http://www.etsy.com 
Fakat çok yaygın olmasına rağmen hala internetten alışveriş yapmayı sevmeyen ve güvenmeyenler var ayrıca ürünler el emeği olduğundan oldukca fiyatları pahalı ve bu web sitesi ingilizce tabi alışveriş yapmak kolay olmayacak alışık olan kişiler hariç..
Bu konuyu Yurtdışından alışveriş yapmak isteyenlere bırakıp diğer konuya geçiyorum :)






Şimdi paylaşacağım link ve görsellerle isterseniz siz de kendi Minyatür kitap takılarınızı yapabilirsiniz. Malzemeler hemen her evde bulunacak şeyler.. Siz de benim gibi eskiyen yada kullanılmayan eşyalarınızı atmaya kıyamıyor bir köşede saklıyorsanız 
O köşeyi kurcalayın mutlaka bir şeyler çıkar :)



Şu güzelliklere bakın ... Kim istemez bunlara sahip olup takmayı ? :)
Vereceğim linklerde gayet açık bir şekilde yapım aşaması görseller ile anlatılmış... Kaynak sayfalar ingilizce fakat sadece görsellere bakmanız yeterli. İşte Başlıyoruz :)



Kaynak Link için : Tıklayın :)










Kaynak Link için :Tıklayın :)









Kaynak Link için : Tıklayın :)








Kaynak Link için : Tıklayın :)

















****
Alternatif Kaynaklar

Kaynak 1 : Tıklayın :)

Kaynak 2 : Tıklayın :)

****




Bunlar ve daha fazlasını zevkinize uygununu çok rahat yapabilirsiniz :)... Kolay gelsin.


Beni Bırakma - Fatih Murat Arsal


İşte Beklenen ( Benim de sabırsızlıkla beklediğim :) ) Fatih MA Kitabı.





E-Book olarak okuduğum ve benim için Fatih Murat Arsal'ın en özel kitaplarından biridir.

Benim için özel çünkü : Mavi gözlü serseri ama aslında yüce gönüllü Akı'nı tanıdım.
Benim için özel çünkü : 3 Muhteşem yaratık Tamer, Tahir ve Doğan ( Dodo ) ile  bu hikayede tanıştım.
Benim için özel çünkü : İlk defa bukadar kalabalık sayfaya sahip bir kitabı bir çırpıda okudum.. Demekki yazan kaliteli olunca, Yazan Fatih Murat Arsal olunca okunuyormuş hatta keşke daha fazla sayfası olsaydı deniyormuş :).


Ayrıca kitabın kapağınada özellikle değinmek istiyorum 
Tek kelimeyle
MUHTEŞEM OLMUŞ!



Bir kitap kapağı içeriğiyle ve hikayenin başlangıç bölümleriyle bukadar uyumlu ve güzel olur. 
Normalde karakteri vurgulayan kitap kapaklarını sevmem ama buna bayıldım :)
ilk 2 kitabın kapağı  güzeldi ve o halleriyle benimsemiştim zaten fakat daha sonra yeni baskılarda kapaklar değişti ilk çıkan kapaklar pek beğenilmedi ( Bende beğenmedim ) ... Fakat okuyucu istekleri ve yorumlarını da dikkate alarak o kadar harika bir iş çıkardılar ki tebrik ediyorum :)... Okuyucusuna değer veren ve beklentilerini önemseyen ve karşılayan bir Yazar ve Yayın evi... İnsan başka ne isteyebilir ki ?


Bu kitabın basılması, Özellikle basılan ilk 3 kitap için tamamlayıcı bir unsur oldu.
FMA fanları bilirler,  
Nefretten Sonra ile tanıdığımız Tamer'i, 
Seni Sevmek İstemedim ile Tanıdığımız Doğan'ı 
Yalnız Gözlerin İçin ile tanıdığımız Tahir'i   İlk olarak BENİ BIRAKMA hikayesinde tanıdık ve onlara hayran olduk... Nedenmi ? Kusursuz ve kaslı ideal vücutları, Yakışıklılıkları, Karizmaları, Hayatları pahasına ülkeleri için Türlü teklikeli görevlere gitmeleri, Cesaret ve Güçleri bir yana birbirlerine duyduyduk ları ölümüne dostluk ve bağlılık duygusu için  ve bu bağ altında Akın için seferber oldukları bu hikaye bizi bizden aldı.


Kitabın asıl konusuna gelirsek.
Kış mevsiminin insanın iliklerine işlediği soğuk ve kasvetli bir günde Hapishane çıkışında kesişti Tescilli dünya güzeli Gamze ile Gizemli kirli sakallı serseri görünümlü Akının Yolları... Berabe çıktıkları kısa bir yolculuk Kaderlerini birbirine farkettirmeden bağlamaya başladı ve artık herşeyle yüzleşme zamanıydı...
Doğru bilinen yanlışlar, Yıkılan tabular, Yapılan fedakarlıklar... Aşk, Sevgi, Dostluk, Bağlılık, Peşlerini bırakmayan geçmişin gölgeleri içinde aşkın mücadelesi.

Kitap anlatımlarını pek beceremiyorum ve ( E-Kitap olarak okumuş olanlar hariç ) ilk defa okuyacak okurlar için Spoiler vermekten korktuğum için zorlanarak yazıyorum içimden geçenleri :).

Sevgili Fatih Murat Arsal ile henüz tanışmayanlar , Romantik, Zorlu ve Kaderin cilveleriyle boğuşan Aşk hikayelerini seviyorsanız Şiddetle tavsiye ediyorum kesinlikle bu yazar ve kitaplarıyla tanışmalısınız :)


Kitap Adı : Beni Bırakma
Yazar : Fatih Murat Arsal
Yayın Evi : Ephesus
Sayfa : 720
Türü : Dram, Aşk.

Tanıtım :

İnsanlara güveni olmayan yalnız bir kadın… Geçmişi tehlikelerle dolu yakışıklı bir adam…

Güzelliği tescilli bir mankenin eski bir mahkûmla ne işi olur?
Kader sinsi yöntemlerle onları karşılaştırınca, beraberlikleri kaçınılmaz oldu.
Karakterleri farklı olsa da… Ayrılık kesin olsa da… Bir güç onları bir arada tutmaya kararlıydı!
Kalbi başkası için atan Gamze ihtiyaç duyduğu güven ve sevginin, mavi gözlü bir serseride olacağını nereden bilecekti?
Kalbindeki ve bedenindeki her zerrenin ona ait olduğunu anlayamadı.
Ta ki bu özel adamı kaybedeceği ana kadar… Ta ki genç adam onun hayatından çıkıp gidinceye kadar…
Ve arkasından bağıramadı bile! Keşke ona seslenebilseydi! Ve keşke ona diyebilseydi… “BENİ BIRAKMA!”



Darısı yazarımızın diğer E-Kitaplarının başına diyorum...
Özellikle ilk gözağrım olan ANLAŞMA ve yine yazarın en güzel hikayelerinden biri olan Zoraki Koca 1 kitabı :) Umarım yakın zamanda onlarıda Raflarda görürüz diyorum 
AMİNNNNNN diyorum .


Yazarın Facebook Fan Sayfası'nı Buradan takip edebilir yeni kitabıyla ilgili bilgilerden haberdar olabilirsiniz.

Yazarın henüz Kitap baskısı yapılmamış olan hikayelerinin bazılarını 
E-Kitap olarak Bu Link'den indirebilirsiniz.





10 Eylül 2013 Salı

Siz Yazın Biz Yayınlayalım

Merhaba yeniden :) 

size alışveriş yaptığım bir Kitap satış sitesinin yeni uygulamasını duyurmak istiyorum .
Bildiğiniz üzere kitaplarını severek takip ettiğimiz bilinen ünlü yazarlar harici bir sürü değerli henüz keşfedilmemiş amatör yazarlarımız var.. Birbirinden güzel hikayelerini emeklerini hiç bir menfaat gözetmeden
Kitap okuyucularıyla paylaşıyorlar ve yayılmasını sağlıyorlar ve pek azı bir yayın evi tarafından keşfediliyor ve elinden tutuluyor. BeyazDizi.com sayfasının yaptığı yeni uygulama ilk başlarda pek dikkat çekici gelmesede bence çok kısa sürede yaygınlaşacak ve amatör yazarların çok daha büyük kitelelere ulaşmasını sağlayacak ve yayın evleri tarafından keşfedilmelerinide  kolaylaştırıcak bence.



İşte Siz yazın biz yayınlayalım uygulamasının kuralları.

Kitap yazma sözleşmesi
1. Yazılan eserler E-Book (e-kitap) olarak yayınlanır.
2. Yazılan eserler 5000 - 6000 kelime aralığında olmalıdır.
3. Genel ahlak, hukuk ve basın telif yasalarına uygun olmalılır.
4. Her türlü hukuki sorumluluk yazara aittir.
5. Yazılan eser başkasına E-Book yada basılı olarak kısmen de olsa izinsiz verilemez.
6. Yazara ilk 100 kitap satışından herhangi bir ücret ödenmez.
7. Yazara 100. satıştan sonra kitap başı %25'i kadar ödemesi yapılır.
8. Ödemeler her ayın belirli günlerinde yapılır.
9. Yazar vefat edinceye kadar bu haktan faydalanır.
10. Yazarın vefatı durumunda telif hakları yasasında belirtilen mirasçıları da faydalanır.

       
                                





             Beyaz Dizi http://www.BeyazDizi.com